ABOUT ILAD
 

Atatürk'ün kurduğu Türkiye Cumhuriyetimiz 100 yaşında


Atatürk Millli Mücadeleyi kahraman telgraf memurları ile kazandı

Çağının iletişim dâhisi Gazi Mustafa Kemal Paşa  önderliğinde kavuştuğumuz Türkiye Cumhuriyeti 100 yaşında


Şeref Akdik (d. 1899,  - ö. 1972, İstanbul)   Ünlü
Türk ressamı  ve hattat. Tablonun adı: Atatürk Telgraf Başında  (1934)

Mors alfabesinde her harfin nokta çizgilerden oluşturulan bir
karşılığı var. Telgraf memuru yazıları kısa ve uzun basarak bu mesajlara çevirerek karşıdaki telgraf memuruna iletiyor ve mesajı alan memur da yeniden yazıya çeviriyor. Mesela “Mustafa Kemal Atatürk” ismi mors alfabesinde şu nokta ve çizgiler ile şöyle yazılıyor:
 
-- ..- ... - .- ..-. .-  -.- . -- .- .-..  .- - .- - ..- .-. -.-
Bunu okuyan karşı taraftaki telgraf memuru da yazıyı hemen harflere çeviriyor.
16 Mart 1920 de Mondros Anlaşmasına dayanarak işgalci devletler ve özellikle İngilizler, İstanbulda iletişim ve haberleşmeye el koydular. Telgrafhaneleri işgal ettiler. Haberleşme sadece telgraf tellerine dayandığı için bu olay cepheleri ele geçirmek kadar önemliydi.

İşgal döneminde İstanbul Merkez Telgrafhanesi’nin başmemuru İhsan (Pere) Bey’di. 16 Mart günü İstanbul’un işgal haberini telgrafçı Manastırlı Hamdi’ye bildirerek Ankara’da bulunan Mustafa Kemal Paşa’ya ulaştırdı.



Osmanlı hükûmeti işgal altında Havas ve Reuter Ajansı’na haber imtiyazı verirken, Millî Mücadele sırasında bu ajansın Anadolu’daki bağımsızlık hareketine karşı tavır alması yeni ve millî bir ajansa olan ihtiyacı ortaya çıkardı. Millî Mücadele sırasında Kuvâ-yı Milliye hareketinin düşünce ve eylemlerini dünyaya duyurmak amacıyla Gazi Mustafa Kemal Paşanın talimatıyla Anadolu Ajansı (AA), 6 Nisan 1920’de kuruldu. Anadolu Ajansı’nın kuruluşu, “Heyet-i Temsiliye Reisi Mustafa Kemal” imzasıyla ve “acildir” notuyla “Kolordulara, vilayetlere ve yayınlanan genelge ile tüm yurda Telgrafhaneler aracılığı ile duyuruldu.


İLAD eski başkanlarından gazeteci araştırmacı yazar Orhan Koloğlu’nun  Anadolu Ajansının kuruluşunu anlatan kitabı


Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün, Kurtuluş Savaşı'nın ilk yıllarında "Anadolu'nun
sesini dünyaya duyurmak" amacıyla Anadolu Ajansının (AA) kuruluşuna işaret
ettiği telgrafı öncesine ait.(Çiğdem Alyanak- Mücahit Türetken tarafından 2019  da bulunmuş) 

Mustafa Kemal’in Anadolu telgrafhanelerinde Mors alfabesiyle haberleşerek işgal ordularına karşı yürüttüğü örgütlenmeler ve kurtuluş savaşlarıyla kurulan Cumhuriyetimizin 100. Yıldönümü ve Cumhuriyet Bayramı tüm iletişim camiasına ve İLAD üyelerine kutlu olsun.

 

Atatürk Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşunu, savaş meydanlarında olduğu kadar Anadolu telgrafhanelerden yürüttüğü iletişim savaşlarıyla da sağladı

 

 

TELGRAF VE TELGRAFHANE NEDİR?

 

Telgraf: Uzak iki yer arasında, elektrikle işleyen, mors alfabesiyle haberleşmeyi sağlayan bir iletişim düzeneği ve bu yolla gönderilen ya da alınan haber ve bu haberin yazılı bulunduğu kâğıt.

 

Telgrafın mekanik ve elektromanyetik olan sistemi artık kullanılmıyor. Posta ve Telgraf Teşkilatı (PTT) 05.06.2006 tarihinde online sisteme geçti..


İlk zamanlar Anadolu Ajansı’nın bültenleriyle bizzat ilgilenen Gazi Mustafa Kemal Paşa, ajansın yayınlarının bilhassa İstanbul’a ulaşmasını istiyordu. Bunu sağlamak amacıyla bültenlerin Bursa’da çoğaltılarak deniz yoluyla İstanbul’a gönderilmesi için 14. Kolordu Komutanlığına telgrafla talimat vermişti. Gazi Mustafa Kemal, bültenlerin en hızlı biçimde dağıtılması amacıyla posta ve telgraf idaresini de uyarmış, engelleyenlerin “cürm-i vatanî” (vatan suçu) işlemiş sayılacaklarını bildirmiş, destek olanlara da teşekkür etmişti.


Bu Telgraf, Milli Mücadele'yi tek ve güçlü bir kanaldan hem yurda hem de dünyaya duyurma hedefiyle Gazi Mustafa Kemal'in talimatıyla AA'nın kurulmasından 17 gün


Mors Alfabesi nedir?

Mors alfabesi veya mors kodu, kısa ve uzun işaretler, nokta ( • ) ve tire ( –) ile bunlara karşılık gelen sinyalleri kullanarak bilgi aktarılmasını sağlayan yöntem. 1832'de telgraf ile ilgilenmeye başlayan Samuel Morse tarafından 1835 yılında oluşturuldu.

 

TELGRAFHANE nedir?

 

Osmanlıda ilk telgraf haberleşmesi Padişah Abdülmecid döneminde 9 Eylül 1855 Pazar günü faaliyete geçmişti.

 

Amerikalı araştırmacı Samuel Morse,  Amerika ve Avrupa’da yardımcı olacak devlet bulamadığı için İstanbul'a gelmiş,  Padişah Abdülmecid’e buluşunu anlatmıştı. Abdülmecit yeniliklere açık bir padişahtı. Varna'dan saraya kadar bir telgraf hattı kurulmuş ve  hat tamamlanınca padişahın “Beklenen gemi geldi mi? Avrupa ne hal içindedir?' sözleri, mors alfabesi ile Varna'ya ulaştırılmış gelen cevap hayretler içinde  kalan Padişaha sunulmuştu. Morse, elmaslı bir madalya ile üzerinde Abdülmecid Han'ın imzası olan patent verilerek ödüllendirilmiş ilk telgraf haberleşmesi Abdülmecid döneminde 9 Eylül 1855 Pazar günü faaliyete geçmişti."


EDİRNE'DE TELGRAF BÖLÜKLERİ KURULDU

 

1855'ten sonra Edirne'den başlayarak telgraf  bölükleri kurulmaya başlanmış ve telgrafla haberleşme Osmanlıda geniş çapta kullanılmaya başlanmıştır. Tüm ülkede telgrafhaneler kuruldu.

  

Telgraf sistemi öncelikle  padişahların buyruklarını yaymak ve gelen jurnalleri elde etmek için kullanılan denetim aracıydı. Atatürk’ün iletişim dehası sayesinde, Anadolu kurtuluş savaşını yaygınlaştırmak ve hem yurt içinde halka, hem de dünyaya duyurmak için önemli bir sistem olarak kullanıldı.

İHSAN PERE  VE TELGRAF MEMURLARININ KAHRAMANLIĞI

 

İhsan Bey, Ankara’yla telgraf haberleşmesinin kesilmesi üzerine, PR Gizli Telgraf Merkezi’ni kurdu. İhsan Bey, Hat Başçavuşu Mümtaz (Tekmen) Bey ve Telgraf Memuru Cevad (Besen) Bey’le birlikte bu gizli merkezin yerini belirledi: İstanbul Merkez Telgrafhanesi’nin bodrumunda bir oda. Binanın içi ve dışı İngiliz askerlerinin kontrolündeydi. Haberleşmeye başlamadan önce İhsan Bey, merkeze adres olarak ‘PR’ işaretini belirledi. Bu kısaltmanın, ‘Payitaht Riyaseti’nin (İstanbul Merkezi) kısaltması olma ihtimali yüksek. PR Gizli Telgraf Merkezi’ndeki memurlar, her akşam saat 18.00 veya 19.00’da geliyor ve genellikle iki saat içinde işleri bittiğinde etrafı toparlayıp gidiyorlardı.

 

İstanbul işgal kuvvetlerinin en çok merak ettikleri konu, aldıkları çok sıkı tedbirlere rağmen, Ankara’da olup bitenlerden İstanbul gazetelerinin çok kısa sürede nasıl haberdar olduğu ve İstanbul’da olanların Ankara’da nasıl öğrenildiğiydi.

 

İstanbul’daki milli örgütler, silah depolarını basarak boşaltmaya başlamıştı. İşgal kuvvetleri bir yandan sansür tedbirlerini sıklaştırırken, diğer taraftan muhabere salonundaki süngülü asker sayılarını artırıyordu. Her telgraf makinesini en ufak vidasına kadar sökerek en sıkı tetkiklerden geçiriyorlardı. Sonuç alamayınca Anadolu’ya geçen tellere telefon makineleri takıp hatları dinlediler.


İngilizler zaman zaman, İstanbul’dan Ankara’ya gitmekte olan hattı hemen kesmek suretiyle iletişimi durdurmaya çalışıyorlardı. Ankara’yla haberleşmeye azmetmiş bir avuç telgrafçı, koparılan kilometrelerce teli her gece yarısı Ankara teline bağlamak ve sabaha karşı bu teli tekrar ortadan kaldırmak suretiyle olağanüstü bir gayret gösterdi.

PR Gizli Telgraf Merkezi’nin üç yıl boyunca açık kalması sayesinde İstanbul’dan Ankara’ya istihbarat, silah, mühimmat ve insan desteği arttı. İhsan Bey ve memurların Yunan kuvvetleri hakkında edindikleri bilgileri Ankara’ya ulaştırmaları, Ankara’ya muhabere malzemesi desteği sağlamaları ve savaşın sonucunu etkileyecek kimi kritik telgrafları risk alarak gündüz bile çekmeleri çok önemli bir katkıydı. O dönem telgrafsız mücadeleyle zafer kazanabilmenin imkânı yoktu.

 

Mustafa Kemal Paşa Samsun'a çıktıktan sonra Kolordu komutanları, kaymakam ve valilerle telgrafla iletişim kurdu. Telgraf başında komutanlara ve yöneticilere işgalin gerekçesini anlatarak halkı aydınlatıyor, işgalcileri protesto etmek üzere onları eyleme geçiriyordu.

Atatürk “Millî Mücadele’yi telgraf telleriyle kazandık” demiştir. 14 Nisan 1934’te de PR Gizli Telgraf Merkezi’nin isminden hareketle İhsan Bey’e ‘Pere’ soyadı Atatürk tarafından verildi.  (Bir tesadüf olarak PR tanımlaması günümüzde de Public Relations 'un başharfleri ile halkla ilişkileri anlatmak için kullanılmaktadır.)

 

 

TELGRAFIN TELLERİNE KUŞLAR MI KONAR?

 

XIX. yüzyıl sonlarında başta Avrupa ülkeleri ve ABD olmak üzere dünyanın önde gelen ülkeleri kendi haber ajanslarını kurmasına rağmen Osmanlı Devleti bu alanda geri kalmış, iletişimde dışa bağımlı hale gelmişti.


Birinci Dünya Savaşı öncesinde Osmanlı topraklarında etkili olan haber ajansları Havas ve Reuter’di. Dünya haberleri ağırlıklı olarak Havas Ajansı’ndan kullanılıyordu. Bunda o dönemde Türk basınında Fransız ekolünün ağır basmasının payı vardı. Padişah II. Abdülhamid döneminde yayınlarını takip etmek ve aleyhte yayınlarını önlemek amacıyla Reuter ve Havas’a abone olunarak parasal destek sağlanmıştı.


O dönemde haber ajansları, salt haber iletme görevini yapmıyor, aynı zamanda propaganda aracı olarak da kullanılıyordu. Bu yüzden ajansların para ile desteklenmesi yöntemi Batı’da da uygulanmaktaydı. Devletler kendi ajanslarına ya abonelik desteği veriyor, doğrudan ya da dolaylı katkılar sağlıyordu. Başka devletler de kendileri ile ilgili olumsuz haberlerin çıkmasını önlemek amacıyla bu ajanslara abone oluyorlardı.

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin 23 Nisan 1920’deki açılışından 17 gün önce kurulan Anadolu Ajansı, böylece yeni Türk Devleti’nin “ilk millî kurumu” olma özelliğini de kazanmıştı. Ankara’da kurulan ajansın ilk amacı Millî Mücadele Hareketi’nin sesini Anadolu’ya ve yurt dışına duyurmaktı. Ajans bültenleri ilk yıllarda bir daktilo ile yazılıp şapirograf adı verilen ilkel bir teksir makinası ile çoğaltıldıktan sonra Ankara’da müvezziler tarafından dağıtılıyordu. Ankara’da halkın bilgilenmesi için duvarlara asılan bültenler, Ankara dışına telgrafla ulaştırılıyordu. Anadolu Ajansı, millî mücadele sırasında kamuoyunu yanlış yollara sürükleyecek, millî birliği tehlikeye düşürecek iç ve dış yayınlara karşı milleti uyarıyordu. Ajans, millî kurtuluşu sağlayacak karar ve hareketleri, Büyük Millet Meclisi’nin kararlarını günü gününe halka ulaştırarak hükûmet ile halk arasında bağlantıyı sağlamıştı.

 

Anadolu Ajansı’nın Millî Mücadele sırasında özellikle cephelerden gelen zafer haberlerinin iç ve dış kamuoyuna iletilmesinde önemli payı vardır. Ajans, dış dünyayı bilgilendirmek amacıyla Fransızca bültenler yayınlamıştır. Bu bültenler Avrupa’daki önemli merkezlerin yanı sıra ABD’ye de gönderilmiştir

 

Bu amaçla ülke içinde İstanbul, Zonguldak, İnebolu, Antalya ve İzmit’te; yurt dışında Londra, Paris, Berlin, Viyana, Cenevre ve Newyork’ta irtibat büroları açılmıştı. Günün çeşitli saatlerinde bültenler yayınlanıyor, bunlar telgrafla hemen çeşitli merkezlere gönderiliyordu. Kurtuluş Savaşı’nı anlatmak için kitap ve broşürler yayınlanıyordu.

 

Anadolu Hareketi’nin en büyük avantajlarından biri, Kurtuluş Savaşı sırasında dar bir kadro ile çalışmalarına başlamasına rağmen, mülki bölünme açısından İstanbul -Trabzon arasında kalan tüm makamlar, ulusal hükümetin denetiminde bulunmuş, bu noktada haberleşme Kuzey Anadolu’nun merkezi durumunda olan Kastamonu kanalıyla yapılmıştır.


Mustafa Kemal Atatürk telgrafında, halkın, Kurtuluş Savaşı mücadelesi ile ilgili bilgilendirilmesi için haberlerin yaygın şekilde ulaşmasını sağlayacak bir yayın organına ihtiyaç olduğuna dikkati çekiyor.


Haberleşmede önemli merkezlerden biri de Afyonkarahisar istasyonu olmuştur. Ankara, Eskişehir, Afyon, Konya arasındaki bölgede liva(il) ve kazalardaki(ilçe) normal haberleşmenin bu yolda çalışan ekspres ile gönderilecek postayla yapılması, telgraf hatlarının yalnız önemli haberleşmeye ayrılması konusunda bir kararname yayınlaması, Afyonkarahisar istasyonunun konumunun önemini açıkça göstermektedir.

 

22 Eylül 1920 kararnamesinde, bölgenin en büyük askeri veya mülki amiri dışında hiç kimsenin telgraf ve telefon hattını kullanamayacağı belirtilmiş, 12- 13 Kasım 1920’de ise yetkililerden başka kimde şifre yakalanırsa, casuslukla suçlanarak İstiklal Mahkemesine sevk edileceğine ilişkin bütün mülki ve askeri idarelere bilgi verilmiştir. Mart 1921’de ise şifre haberleşmesinin ilk planda, iç emniyet ve dış ilişkilere ilişkin konulara ayrılmasına dair kararname çıkarılmıştır.

 

1921 yılı içerisinde dokuz yerleşik ve gezer telsiz-telgraf kurulmuş, Adana’da Fransızlardan beş telsiz istasyonu alınması kararlaştırılmıştır. Birliklere verilen haberleşme donanımları dışında, muhabereci yetiştirmek üzere, okul konumunda bir telgraf depo taburu kurulmuştur. Yine Şubat 1921’de 24. Fırka tarafından yayınlanan bir beyannamede, düşmanın herhangi bir yeri işgale girişmesi halinde, görevli Türk memurlarının, işgal kuvvetlerinin her hareketini, Ankara’ya telgraf kanalıyla göndermesi istenmiş, böyle bir durumda ihbar, şifre ve gizli evrakla, telgraf gereçlerinin düşmana teslim edilmeyerek, kaçırılabilecek olanın kaçırılması, kaçırılmayacak olanın yok edilmesi duyurulmuştur.


HALKLA İLİŞKİLERİN ÖNEMİ

 

7 Haziran 1920’de Saruhan Mebusu Mustafa Necati Bey’in kanun teklifinin Mecliste kabul edilmesiyle Matbuat ve İstihbarat Müdüriyeti Umumiyesi kuruldu.

 

Komisyon Başkanı Yunus Nadi, tasarının görüşülmesi sırasında Genel Kurul’da konuşurken “propaganda” konusunu öne çıkarmış, basının dördüncü kuvvet olarak değerlendirildiği bir dönemde kamuoyunun aydınlatılması amacıyla böyle bir kurumun gerekli olduğunu söylemişti. Teklif sahibi Mustafa Necati Bey de ülkenin İstanbul ve Avrupa’dan kaynaklanan olumsuz düşüncelere sahne olduğunu, bunlara karşı düşünce üretmek ve kamuoyu oluşturmak amacıyla böyle bir kuruma ihtiyaç duyulduğunu belirterek “... cephelerdeki kuvvet kadar propagandalar da mühim bir kuvvettir” demişti. 

 

Kuruluşundan itibaren doğrudan Hey’et-i Temsiliye Reisi’ne bağlı faaliyet gösteren Anadolu Ajansı, Matbuat ve İstihbarat Müdüriyeti Umumiyesi bünyesi içinde bir müdürlük haline getirildi.

 

Bir haber ajansı için devlet kurumu bünyesinde yer almanın doğurduğu sorunlara ve maddi zorluklara rağmen ajans, dar bir kadro ile kendisine verilen görevi en iyi şekilde yerine getirmeye çalışmıştır. Bu dönemde yapılanlar şöyle anlatılmaktadır: “Yerine getirilmesi gereken görev çok zordu. İçeride, savaşan ve dış dünyadan habersiz kalmış bir halkı ülke ve dünya olaylarından haberdar kılmak, bazı yabancı ve İstanbul gazetelerinin teslimiyetçi tutumlarıyla mücadele etmek gerekiyordu. Dışarıda ulusal mücadeleyi savunmak, Türkiye’nin haklı istekleri konusunda kamuoyunu aydınlatmak ve ona karşı bazı çevrelerin yürüttüğü oyunları boşa çıkartmak zorunluydu. Bu amaçla ülke içinde İstanbul, Zonguldak, İnebolu, Antalya ve İzmit’te; yurt dışında Londra, Paris, Berlin, Viyana, Cenevre ve Newyork’ta irtibat büroları açılmıştı. Günün çeşitli saatlerinde bültenler yayınlanıyor, bunlar telgrafla hemen çeşitli merkezlere gönderiliyordu. Kurtuluş Savaşı’nı anlatmak için kitap ve broşürler yayınlanıyordu.”

 

Yaklaşık 5 yıl sonra, 1 Mart 1925’te Anadolu Ajansı bağımsız bir şirket halinde yeniden teşkilatlanmıştır. Kuruluşunda olduğu gibi ajansın şirket haline getirilmesinde de Reisicumhur Gazi Mustafa Kemal etkin rol üstlenmiştir. Amaç, ajansın tarafsız ve bağımsız bir faaliyet yürütmesini sağlamaktır.



Kaynaklar:


Mors Alfabesi çeviricisi

Kendi isminizi veya mesajınızı Mors ile yazabilirsiniz.

https://www.nedirnedemek.com/araclar/mors-alfabesi-ceviricisi


Sevcan Başboğa’nın Anadolu Ajansı çalışması:

http://file:///C:/Users/PC/Downloads/yokAcikBilim_308018.pdf


Süleyman Hilmi Bengi Ülkelerin Bağımsızlık Mücadeleleri ve Anadolu Ajansı Örneği

https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/843336